Barış Şiirleri

BARIŞ ŞİİRLERİ

Prof. Dr. K. Hüsnü Can Başer

MUTSUZ ADAMIN TÜRKÜSÜ

 

Yıkılsın bu dünya, erisin canlar

Silahlar konuşsun dökülsün kanlar

Bir gün gelip o, öfkeyle kalkanlar

Mezarımın başında ağlar mı bilmem?

 

Medeniyet demiştin, al işte sana

Getirdiği ne varsa savaştan yana

Bir gün olup o liderler gelirde bana

“Barış yapalım mı?” diye sorar mı bilmem?

 

Hepsinin gözlerinde var perdeleri

Önlerinde bombalarının düğmeleri

Bugün o düğmelere basan elleri

Acep bir gün barış harcı karar mı bilmem?

 

“Yurtta sulh, cihanda sulh” diyor bilenler

Harbe karşı çıkıyor harpten gelenler

Bugün süngü takıp, bağır delenler

Açtıkları yaraları sarar mı bilmem?

 

22.4.1970 Çarşamba (08.00-10.30 arası)  Eskişehir

Radyo’da 07.30 haberlerinde dinlediğim Pakistan-Hindistan savaşı hakkındaki bir haberden etkilenip, esinlenerek yazıp, besteledim.

1971 yılında “Bilmem” adıyla  Melodi Plak şirketinde plağa okudum.

HANİ

 

Penceremde yalnızım

Güzellikler mutluluklar hani

Silah sesi, bomba sesi

Parkta oynayan çocuklar hani

 

Nerde uçan kuşlar

Çiçekler, ağaçlar

Yemyeşil yamaçlar

Gülen gözler, sarı saçlar hani

 

Penceremde yalnızım

Her şey bir anda oldu bitti

İyi, kötü herkes öldü

Hayat söndü, yaşayanlar hani

 

Nerde çalan teller

Ninni söyleyen diller

Beni okşayan eller

Canım babam, güzel annem hani

 

Savaş insafsız inanç

Zafer huzursuz kıvanç

Kazanılanlar ise utanç.

Sen!, suçlusun sen!

Hani pişmanlık duyanlar hani

 

-Beste-

BAK ARKADAŞ

 

Üzülme duyup da acı haberi

Düşürme kendini gama arkadaş

Çaresiz dertliyiz ilk günden beri

Dertsiz kişi vardır sanma arkadaş

 

Dert mi arıyorsun? dertten bol ne var

Harp mi arıyorsun? harpten bol ne var

Dertleri çözmeye çıkar yol ne var

Kalbe sokulacak kama arkadaş

 

Diyorsun herkes birbirini sevmeli

Herkesin el ele olmalı eli

Dostluk söylemeli çalgının teli

Kim yapacak bunları ama arkadaş?

 

Aralık 1971 – Eskişehir

OĞLUMA ÖĞÜTLER

 

Bir kere dünyaya geldin çocuğum

Barut, kan kokuları duymaya alış

Kötülüklere kendini hazırla

Artık bu hayata uymaya çalış

 

Kulak ver sesine aç insanların

Hayatı ağızlarından kusanların

Görürsün bakınca donar kanların

Sen de bu hayata doymaya çalış

 

Vazgeçme sulhsever duygularından

Bir gün arınırsın kaygılarından

Daha çok emin olmak için yarından

Vicdanının sesini duymaya çalış

 

Haklıdan yana ol, haksızı tutma

Üzümü tek tek ye, salkımı yutma

Sende bir insansın bunu unutma

Sevil ve insanı sevmeye çalış

 

Mutluluğun sırrı sulhte gizlidir

Harbi çıkaranlar iki yüzlüdür

Barışı sevenler açık sözlüdür

Sen de onlar gibi olmaya çalış

 

Yavrucuğum, bütün ümidim sende

Herkes mutlu olsun senin sayende

Ümitler sembolleşsin senin gayende

Yaşamın zevkini almaya çalış

 

Aralık 1971 – Eskişehir

Emre’ye

KIBRIS TÜRKÜSÜ

 

Gözümün önünde cennetin bağı

Sarmış her yanını mutluluk ağı

Kuzey Kıbrıs’ımın en güzel çağı

Güzel çağı, güzel çağı

 

Gelinir, görülür

Gelinir, görülür, övülür, sevilir

Kıbrıs’ın kıymetini sevenler bilir

 

Başımın üstünde mavi gökyüzü

Kulağımda Türkün coşkun türküsü

Güzel insanının gülümser yüzü

Gül yüzü, gül yüzü

 

Gelinir, görülür

Gelinir, görülür, övülür, sevilir

Kıbrıs’ın kıymetini sevenler bilir

 

İçimde yanıyor sevda ateşi

Tenimi yakıyor kızgın güneşi

Kıbrıs anayurdun küçük bir eşi

Kıbrıs anayurdun güzel bir eşi

Bir eşi, bir eşi

 

Gelinir, görülür

Gelinir, görülür, övülür, sevilir

Kıbrıs’ın kıymetini sevenler bilir

 

Nisan 1985 – Eskişehir

“Kıbrıs’ta Anadolu” gösterisi için özel olarak yazılıp, bestelendi ve Kıbrıs’ta AKM’de icra edildi.